Bağımsız Maden İş Sendikası Genel Başkanı Gökay Çakır, Soma maden faciasının 11. yılında ANKA Haber Ajansı'na özel açıklamalarda bulundu. Çakır, hayatını kaybeden 301 madencinin meslektaşlarından öte, aynı zamanda dostları ve kader arkadaşları olduklarını vurguladı. Bazılarının abi, bazılarının ise kardeşleri olduğunu belirterek, derin üzüntülerini dile getirdi.
Çakır, Soma faciasından sonra yaşananların yanı sıra Amasra ve İliç gibi benzer faciaların ardından da kamuoyunun ilgisinin başka yöne çekilmeye çalışıldığını ifade etti. "Bize 301’i unutturmaya çalıştılar. Amasra‘da 42’mizi kaybettik, orada da siyaset, sendikalar ve siyasi partiler aracılığıyla gündemi değiştirdiler, 42’mizi de unutturdular. En son İliç’te de 9 kardeşimizi kaybettik" dedi. Madenciliğin zorluğuna dikkat çeken Çakır, "Bizler 7 kat yerin altına inen insanlarız. 7 kat yerin altına girmek her babayiğidin harcı değildir. Yerin altına inerken kelleni torbaya, kefeni cebine koyarsın madene öyle inersin" ifadelerini kullandı.
Çakır, devlette çalışan ve özel sektörde çalışan madenciler arasındaki farklara değinerek özelleştirmeye karşı çıktı. "Dünyada iki şeyden vergi alınmaz; yerin altında çalışan madenciden ve çam ağacından. Çam ağacını belinden kestiğin zaman çam kurur. Madenci de bu şekildedir; yerin altına indiği zaman ölmüştür. Ona göre çalışır ona göre düzen kurar. Biz de insanız, Avrupa’dakiler de devlette çalışanlar da insan. Özel sektör bizi daha çok iş cinayetine sürüklüyor. 301’i kaybettiğimiz ocak önceden TKİ’de, devlet bünyesindeydi. O zaman da kazalar, iş cinayeti olabiliyordu ama bu şekilde olmuyordu. Şu anda biz sanki savaş yapar gibi bir anda insanlarımızı kaybediyoruz. Bu ülkede özelleştirmeye bir an önce ‘hayır’ demek lazım. Devlet bünyesinde çalışması lazım madencilerin. Böyle olmadığı sürece biz daha çok kardeşlerimizi kaybedeceğiz" şeklinde konuştu. Çakır ayrıca, Soma'daki işçilerin "santral kapanacak ya da el değiştirecek" söylentileri nedeniyle işten atılma korkusu yaşadıklarını ve bu durumun emniyetsiz çalışma koşullarına yol açtığını belirtti. İşçilerin "sıra bana geldi" endişesiyle çalıştığını ve yeni faciaların yaşanmasından korktuklarını ifade etti. Sendikal yapıyı eleştiren Çakır, sendikaların işçi yerine patronların avukatlığını yaptığını ve Soma faciasında da sendikaların sorumluluğu olduğunu söyledi. İşverenlerin işçiyi peçete gibi gördüğünü belirten Çakır, iş güvenliği ve çalışma koşullarında iyileşme olmazsa benzer faciaların tekrar yaşanabileceği uyarısında bulundu. "Söylemek istemiyorum ama çok az kaldı, yine olacak" diyen Çakır, patronların işçilere hoyratça davrandığını ve iş güvenliğini önemsemediğini söyledi. Çakır son olarak, işçilerin kazmayı önce başkaları, en son kendileri için vurduğunu belirterek, işçi sınıfına değer verilmediğini ve emekli maaşlarının yetersiz olduğunu vurguladı.
